7 Aralık 2015 Pazartesi

Doğu'nun Nazlı Gelini: Kars

Serhat kenti Kars derler ona... Anadolu’nun Kafkaslara ve Orta Asya’ya açılan Doğu kapısı. M.Ö. 9000’lerden bu yana kesintisiz bir yerleşime sahne olan Kars, Anadolu’nun kültürleri harmanlayıp bir potada erittiği binlerce yıllık tarihine tanıklık etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti dönemine kadar Hurri, Urartu, Saka, Karsak, Part, Sasani, Ermeni Bagrat Krallığı, Bizans, Şeddadi, Moğol, Gürcü, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi, Osmanlı, Rus ve İngiliz yönetimlerine ev sahipliği yapmıştır. 


Tüm bunların yanı sıra iklimlerin en acımasızında, Doğu Anadolu’nun nazlı gelinidir Kars. Kış gelir gelmez ona çok yakışan telli duvaklı bembeyaz gelinliğini giyer üstüne. İlkbaharda coşup çıkartır gelinliğini, yağmurlarla yıkanır ve rengarenk çiçeklerle bezenir. Her haliyle öyle güzeldir ki, herkesin gözü hep üstünde olmuştur çağlar boyu. Defalarca istilâ edilmiş, doğal afetler sonucu yıkılmış, ama her seferinde yeniden ayağa kalkmayı başarmıştır.





Anadolu’nun en güzel kalelerinden biri olan Kars Kalesi başını bir taç gibi süsler. Kalenin tarihi büyük ihtimalle Urartulara kadar geri gidiyor. Bildiğimiz, Ermeni – Bizans dönemine ait yapı Selçuklular tarafından onarılır ama Moğollar tarafından da yıkılır. Osmanlılar 16. yüzyılın ikinci yarısında kaleyi onarırlar. Bu sefer de Ruslar tarafından yıkılır ve en son 19. yüzyılda yeniden Osmanlılar tarafından inşa edilir. İç ve dış olmak üzere iki bölümden oluşan ve üç kapısı bulunan kaleden şehrin manzarası çok etkileyicidir. Kaleye yürüyerek ya da arabayla çıkmak mümkün. 





Kaleden baktığınızda şehrin içinden akan Kars Çayı’nı ve tamamı kesme bazalt taşından yapılmış Taşköprü’yü görürsünüz. 16. yüzyılda Osmanlı padişahı III. Murat’ın emriyle yaptırılan köprünün bir kısmı deprem sonucu yıkılınca 18. yüzyılda onarılmıştır.





Kars’ın en önemli yapılarından biri kalenin eteklerindeki Kaleiçi mahallesinde bulunan, görünümü nedeniyle halk arasında ‘Kümbet Camii’ diye de anılan ve bir süre müze olarak kullanılan Havariler Kilisesidir. 10. yüzyılda Ermeni Bagrat Krallığı döneminde Kral II. Abbas tarafından yaptırılmıştır. Düzgün kesme taşlardan yapılmış olan kilisenin kubbesinin 12 kemerinde 12 havarinin kabartmaları bulunmaktadır. 



Kars iki kez büyük şehir imarı yaşar. Bunlardan ilki Osmanlı dönemindedir. O dönemlere ait cami, hamam, köprü, ev, konak gibi bazı binalara rastlamak halâ mümkündür. Özellikle de Kars Çayı, Dereiçi mahallesinden akarken iki yakasında eski hamamlar ve tipik Anadolu özellikleri taşıyan verandalı evler, konaklar görülür.






İkinci imar planı ise 1877 – 1878 Osmanlı – Rus Savaşı sonrası Kars’ın 1918’e kadar tam kırk yıl Rus işgalinde kaldığı dönemde Ruslar tarafından başlatılmıştır. Ruslar Kars’ı askeri garnizon ilan etmişlerdi . Bu sefer Osmanlı döneminde iskan gören Kaleiçi Mahallesi değil, bugünkü Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet Mahallelerinin merkezini oluşturduğu yeni şehir planını 1890 yılında Hollanda’dan getirdikleri mühendislere yaptırırlar. Yeni şehir planı birbirini dik kesen ızgara planlı geniş caddelerden oluşmuştur. 1890 – 1917 yılları arasında bu geniş caddelerin üzerine Baltık mimari tarzında binalar dikilir ve şehre asıl damgasını vuran da bu binalardır. Hepsi düzgün kesme bazalt taştan, tek katlı, iki katlı bazen de nadir olarak üç katlı olarak yapılmıştır. Bunların ön cepheleri yalancı sütunlar, bordür kabartma taşlarla süslenmiştir ve iç mekanlar genelde uzun bir koridor etrafına iç içe açılan oda ve salonlardan oluşur.





Binalardaki ısıtma sistemi de çok ilginçtir. ‘Peç’ adı verilen bu merkezi ısıtma aracı tavana kadar uzanır, dikdörtgen biçiminde, çini kaplamalı ve üzeri de kabartmalarla süslüdür. İçerisinde kömür yakılır ve iç mekan duvarlarından geçen borularla binanın tamamını ısıtır. 


Baltık mimari tarzında yapılmış pek çok bina vardır Kars’ta. Belediye Binası, Öğretmenevi, Orduevi, Defterdarlık, Maliye binası, Milli Eğitim Müdürlüğü Binası, Valikonağı, Anadolu Lisesi, Eski Rus Konsolosluk Binası gibi. Gezebildiğinizi mutlaka gezin. 


Ortakapı Mahallesinde bulunan ve Fethiye Camii diye bilinen bina da Baltık mimarisinin güzel örneklerinden biridir. 19. yüzyılın sonunda kilise olarak yapılan bina Cumhuriyetin ilk yıllarından sonra kapalı spor salonu olarak kullanılmış 1985 yılında ise camiye çevrilmiştir.





Kars’ın kültür turizmi için önemi tartışılamaz. Aynı zamanda kış turizmi için de büyük bir potansiyele sahiptir. Kars’ın Sarıkamış ilçesine 2 km uzaklıktaki Sarıkamış Sarıçam Kayak Tesisleri kar kalitesi ve pistleriyle Türkiye’nin en önemli kayak merkezlerinden biridir. Sekiz ay boyunca 8 – 100 cm karla kaplıdır. Kasım ortasından Nisan ortasına kadar süren uzun bir sezonu vardır. Normal şartlar altında kar 1.5 metreyi bulur. Etrafı Sarıçam ormanlarıyla çevrilidir. Sadece Alplere has olan kristal kar burada da görülür. Sarıkamış’ın kuru, soğuk iklimi sayesinde nemlenip oluşur bu kristal kar. Sarıçam ormanları rüzgarı kesip karların birikmesine olanak tanıdığı gibi, heyelan ve çığ tehlikesinin de olmadığı bir alan yaratır. 2900 rakımlı Cıbıl Tepe kayak alanında iki ayrı pisti bulunan kayak tesislerinde 1437 m uzunluğundaki birinci pist kayak sporuna yeni başlayanlar için idealdir. İkinci pist ise 1807 m uzunluğunda ve Sarıçam ormanları içindedir. Saatte 2400 kişi taşıma kapasiteli, dörder kişilik telesiyej ise Türkiye’de tek. Sarıkamış kayak merkezi Alp ve Kuzey Disiplini kayak uygulamaları, ‘kayak safari’ ve ‘kızaklı geziler’ için uygun ortama sahiptir. Slalom, büyük slalom ve süper-c kayak türleri yanı sıra kısmen ‘snowboard’ da yapılabilir. Sarıkamış tüm bu özellikleri ile dünyanın en önemli kayak merkezleri arasına girebilir.

Kars’a gelmişken Kars Müzesini de mutlaka gezin. Alt katında arkeoloji, üst katında ise etnografya bölümleri bulunan müze Anadolu’nun en zengin müzelerinden biridir. 
Kars’ın en önemli özelliklerinden biri de peyniridir. Kars’a has peynirleri denemeden ve eski kaşar, gravyer ve çeçil peynirlerinden almadan bu şehirden gitmeyin. 


Ozanlarıyla ünlü Kars’ta mutlaka ‘Aşıklar Kahvesi’ (*) olarak da bilinen Çobanoğlu kahvesini de ziyaret edin. Belki şansınız yaver gider ve en büyük aşkları Kars olan Kars’lı aşıkları dinlersiniz.

(*) Aşıklar Kahvesi bu yazı yazıldıktan sonra geçen yıllar içinde kapanmıştır. Karslı aşıkları dinlemek için artık pek çok değişik imkân var.

(Bu yazım SKYLIFE dergisinin 2005 yılı Şubat sayısında yayınlanmıştır.)